19. Bölüm: Hz. Mehdi (as)'ın Diğer Bazı Özellikleri
Hadislerde İşaret Edilen 1956 Yılının Önemi
1300'lü yılların değerli müceddidi Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Risale-i Nur'da 1956 tarihinin üzerinde özellikle durmuştur. 1956 yılında tahakkuk eden olaylar göz önünde bulundurulduğunda, Said Nursi Hazretlerinin özellikle bu yıla dikkat çekmesi çok şaşırtıcıdır.
Risale-ı Nur talebesi Ahmed Feyzi Kul, 1950 yılında yazdığı "Maidet-ül Kur'an ve Hazinet-ül Bürhan" adlı eserinde bazı ayetlerin ebced değerlerini hesap etmiştir. Bu eser, Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri tarafından kabul görerek, "Tılsımlar Mecmuası"nın sonuna eklemiştir. Bu eserde ebced değeri olarak Miladi 1956 yılını veren ayet Taha Suresi'nin 68. ayettir.
"Korkma! dedik, üstün gelecek olan kesinlikle sensin." (Taha Suresi, 68)
Bu ayette geçen "Kesinlikle sensin" ifadesinin ebced değeri Miladi 1956'dır.
1956 yılı çok önemli bir tarihtir. Bediüzzaman Said Nursi de Ahmed Feyzi Kul da bu tarihin üzerinde önemle durmaktadır. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, 1956 yılına işaret eden bir başka ayetin yorumunu Emirdağ Lahikası adlı eserinde şöyle yapmıştır:
Gerçekten münafıklar, ateşin en alçak tabakasındadırlar. Onlara bir yardımcı bulamazsın. (Nisa Suresi, 145)
... Eğer şedde iki nun sayılsa, okunmayan hemzeler ve (ye) de sayılsa 1376 (1956-1957) ederek, bu zulümatlı nifakın (dinsizlik ve zulme dayalı, ikiyüzlü münafıkane sistemin) sukut mertebesine (susma, son bulma derecesine)... (Emirdağ Lahikası (1), Mektup no: 15)
Bediüzzaman Hazretleri buradaki "bu zulümatlı nifakın sukut mertebesine" sözleriyle, 1956 YILININ, zalimane inkar sisteminin, münafıklığın, Darwinist-materyalist sistemin yıkılışının MİLADİ BAŞLANGICI olduğunu bildiriyor. Hakikaten 1956 yılından sonra İslam aleminde büyük bir ilerleme görülmüştür.
Kuran'da "1956 yılının" ebcedini veren bir başka ayet ise Al-ı İmran Suresi'nin 81. ayetidir.
Hani Allah peygamberlerden 'kesin bir söz (misak)' almıştı: "Andolsun size kitap ve hikmetten verip sonra size beraberinizdekini doğrulayan bir elçi geldİğİnde, ona kesin olarak iman edecek ve ona yardımda bulunacaksınız." Demişti ki: "Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü aldınız mı?" Onlar: "ikrar ettik" demişlerdi de "Öyleyse şahid olun, Ben de sizinle birlikte şahid olanlardanım." demişti. (Al-i İmran Suresi, 81)
Bu ayette geçen "... sonra size beraberinizdekini doğrulayan bir elçi geldi..." sözlerinin ebcedi "1956 yılını" göstermektedir. Nitekim Risale-ı Nurlar'a uygulanan yasağın kaldırılması da bu tarihe denk gelmektedir. 1956 yılı Risale-ı Nur açısından çok önemli bir yıl olmuştur. Bilindiği gibi bu yıla kadar Risale-ı Nur bulundurmak, okumak, dağıtmak yasaklanmış, Nur Risaleleri hakkında bin beş yüz kadar kamu davası açılmıştı. 1956 yılında ise, 8 yıldır Afyon'da süren davanın sonuçlanmasıyla bu konuda verilen büyük hukuk mücadelesi de son bulmuş ve Risalelerin hiçbir suç unsuru taşımayan imani eserler olduğu, mahkeme huzurunda karara bağlanmıştı. Afyon Mahkemesi, 1956'da Diyânet İşleri Riyaseti Müşavere Kurulu, bütün Risale-ı Nur Külliyâtı'nı tek tek inceleyerek her bir Risale hakkında, olumlu ve yararlı Kur'anî bir tefsir olduğuna ilişkin bir rapor sunmuş, Nur Risaleleri'nin beraat ve iadesine karar vermiş ve böylece Risale-ı Nurlar'ın yayınlanması serbest bırakılmıştı.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Risalelerde 1956 YILINA özellikle vurgu yapmasının önemi, 1956 yılında Türkiye'de ve dünyada yaşanan büyük ve önemli olaylara baktığımızda da açıkça ortaya çıkmaktadır.
1956 Tarihinde Gerçekleşen Büyük ve Önemli Olaylar Şunlardır:
◉ 3 Ocak 1956 - Sudan bağımsız bir cumhuriyet olduğunu ilan etti.
◉ 20 Mart 1956 - Tunus, Fransa'dan bağımsızlığına kavuştu.
◉ 23 Mart 1956 - Pakistan, dünyanın ilk İslami Cumhuriyeti oldu.
◉ 7 Nisan 1956 - Fas bağımsızlığını ilan etti.
◉ 1956 Ortaokullarda din dersi okutulmaya başlanmıştır.
Allah'ın Hz. Mehdi (as)’a Olan Sevgisi Vesilesiyle, Depremler Duracaktır
MEHDİ'NİN HATRINA DEPREMLERİ DURDURURUM.(Şeyh Muhammed b. İbrahim-ı Numani, Gaybet-ı Numani s. 70)
Ashab-ı Kehf, Hz. Mehdi (as)’ın Yardımcısı Olacaktır
Ashab-ı Kehf, Mehdi'nin yardımcıları olacaktır. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, s. 59)
Hz. Mehdi (as) Hakkında Farklı Görüşler Ortaya Atılacak Fakat Sonra Görüşler Birleşecektir
Hz. Mehdi (as) hakkında farklı görüşler olacağına hadiste değinilmiştir. Hz. Mehdi (as) hakkında birbirinden farklı çok fazla görüş, yavaş yavaş hak ve doğru olan görüşte birleşecektir. Hadiste Hz. Mehdi (as)'ın vesilesiyle birbirlerinin kardeşleri olan Müslümanların haklarının zorlu bir uğraş ile tesis edileceği anlatılmaktadır. Müslümanların bu dönemde zorlu bir baskı ortamında yaşadıkları ve haksızlığa uğradığı bu anlatımdan anlaşılmaktadır. Allah'ın Hz. Mehdi (as)'ı vesile etmesiyle dünyada adalet, hoşgörü ve güven ortamı oluşacaktır. Bu anlatım, Hz. Mehdi (as)'ın vesile olmasından önce dünyada adaletsizlik ve sevgisizliğin hakim olacağına işaret etmektedir. Allah'ın insanlar üzerindeki rızası ve hoşnutluğu Hz. Mehdi (as)'ın vesilesiyle artacaktır. İslam dini Hz. Mehdi (as) vesilesiyle özüne dönecek ve İslam ahlakı dünyaya hakim olacaktır.
Zamanın sahibi El-Mehdi Mehdi hakkında farklı görüşler birleşerek takip edecek, çeşitli zihinler arasında bunlar birleşecek, onun vesilesiyle en yakın dostlarınızın hakları sökülüp çıkartılacak, onun vesilesiyle düşmanlarınızın kötülüklerine karşı koyacak ve yeryüzünü onun vesilesiyle iyilik ve adaletle dolduracaksınız, onun çıkmasıyla birlikte kulların üzerindeki nimetler ve hoşnutluk artacaktır. Onur ve övgü ile gerçekler yerine döndürülecek ve din onun eliyle yeniden tesis edilecektir. (Seyyid Murtaza Müçtehidi Sistani, Nashr Almas Yayınları, s. 343)
Hz. Mehdi (as) Çalışmalarında Risale-i Nur'dan Faydalanacaktır
... Bu hakikatdan anlaşılıyor ki; SONRA GELECEK O MÜBAREK ZAT RİSALE-ı NUR'U BİR PROGRAMI OLARAK NEŞR ve TATBİK EDECEK (yazma ve dağıtma yoluyla yayacak ve uygulayacak). (Sikke-ı Tasdik-ı Gaybi, s. 9)
Bediüzzaman bu sözüyle bir kez daha Hz. Mehdi (as)'ın gelişini müjdelemiş ve bu mübarek zatın faaliyetlerini yerine getirirken, kendisini "Hz. Mehdi (as)’a zemin hazırlayan bir öncü" olarak tanımlayanrak kendi eserlerinden de istifade edeceğini belirtmiştir.
Bediüzzaman, Hz. Mehdi (as)'dan bahsettiği sözlerinin pek çoğunda tekrarladığı "GELECEK" ifadesini burada da kullanmıştır. Bediüzzaman bu sözleriyle Hz. Mehdi (as)'ın, önceki müceddidlerin ve Bediüzzaman'ın yaşadığı dönemlerde gelmediğini söylemiş; bu mübarek zatın bunların hepsinden "SONRA" geleceğini ifade etmiştir. Ayrıca Bediüzzaman bu durumu, yalnızca gelecek zaman ifade eden bir fiil kullanarak değil, bunu bir de "SONRA" kelimesiyle destekleyerek çok kesin bir üslupla açıklamıştır.
Bediüzzaman ayrıca burada "ZAT" kelimesini bir de nitelendirmekte ve Hz. Mehdi (as)'ın "NASIL BİR ZAT" olduğunu da açıklamaktadır. Bediüzzaman Hz. Mehdi (as)'ın "MÜBAREK BİR ZAT" olduğunu belirtmektedir. "MÜBAREK" kelimesi "İlahi hayrın bulunduğu" anlamına gelmektedir. Bediüzzaman da burada kullandığı bu "mübarek" sıfatıyla Hz. Mehdi (as)'ın imanını, yerine getireceği vazifeleri övmektedir. Bediüzzaman verdiği tüm bu detaylı bilgilerle Müslümanlara Hz. Mehdi (as)'ın ahlakını ve mücadelesini tanıtmakta, bu üstün ahlaklı şahsın hangi özellikleriyle tanınabileceğini anlatmaktadır.
Bediüzzaman eserlerinde, Hz. Mehdi (as)'dan önceki yüzyılın müceddidi olması sebebiyle kendisini "Hz. Mehdi (as)'ın bir öncüsü", "ona zemin hazırlayan bir askeri" olarak tanımlamıştır. Yine bir sözünde de, "kendisinin ektiği tohumların Hz. Mehdi (as) tarafından geliştirileceğini ve bu mübarek şahıs vesilesiyle bu tohumların sümbülleneceğini" anlatarak, Hz. Mehdi (as)'ın gelişinden önce yaptığı çalışmalarla ona "bir ön hazırlık" yaptığını anlatmaktadır. Bediüzzaman bu sözünde de Risale-ı Nur Külliyatı'nın, Hz. Mehdi (as)'ın tebliğinde kullanacağı bir ön hazırlık olduğunu belirtmiştir. Bediüzzaman, ortaya çıktığında Hz. Mehdi (as)'ın, Risaleleri hazır yazılmış olarak bulacağını ve imanı kurtarma vazifesinde Risaleler'den faydalanacağını belirtmiştir.Bediüzzaman bu sözleriyle kendisinin Hz. Mehdi (as) olmadığını, Hz. Mehdi (as)'ın "KENDİSİNDEN SONRAKİ DÖNEMDE GELECEK BİR ŞAHIS OLDUĞUNU" bir kez daha açıklığa kavuşturmuştur.
Peygamberimiz (sav)’in Ahir Zaman Hadislerini, En Doğru Şekilde Hz. Mehdi (as) Açıklayacaktır
Ebu Basir der ki, İmam Muhammed Bakır aleyhisselamın şöyle buyurduğunu duydum: "... Buyurdu ki: Mehdi kıyam ettiğinde Resulullah'ın yolundan gidecektir. YALNIZ MEHDİ, RESULULLAH'IN (sav) ESERLERİNİ AÇIKLAYACAKTIR..." (Şeyh Muhammed b. İbrahim-ı Numani, Gaybet-ı Numani s. 191)
Bu hadis özellikle ahir zaman hadislerine bakmaktadır. Hz. Mehdi (as) bu hadislerin gerçeğini bizzat bilen kişi olacağı için, Peygamberimiz (sav)’in ahir zaman ile ilgili hadislerini de en doğru şekilde o açıklayacaktır.
Hz. Mehdi (as)’ın Yemeği Sade Olacaktır
Mehdi'nin, Emir-ül Müminin Ali aleyhisselam gibi YEMEĞİ SADEDİR... (Bihar-ul Envar, c. 52, s. 279)
İmam Sadık (as) buyurmuştur ki: "... Allah'a andolsun ki, MEHDİ'NİN... YEMEĞİ KATIKSIZDIR." (Bihar-ul Envar, c. 52, s. 354)
Hz. Mehdi (as)’ın Kıyafetleri de Cildi de Parlak Olacaktır
İmam Ali (a.s) diyor ki: Resulullah (sav) bana hitaben şöyle buyurdular: "MEHDİ'NİN ÜZERİNDE NURDAN ELBİSELER VARDIR..." (Bihar, c. 36, s. 337; c. 51, s. 108)
Hasan bin Mahbub-ı Zerrâd der ki: İmam Rıza aleyhisselam bana şöyle buyurdu: "... MEHDİ'NİN ÜZERİNDE NURDAN ELBİSELER VARDIR." (Şeyh Muhammed b. İbrahim-ı Numani, Gaybet-ı Numani, s. 207)
Hadiste, "üzerinde nurdan elbiseler vardır" sözleriyle Hz. Mehdi (as)'ın elbisesinin parlak olacağına işaret edilmiştir. Bilindiği gibi 'nur', 'ışık kaynağı'değil, 'ışığı yansıtan' anlamındadır.
Kuran'ın "Ve Ay'ı bunlar içinde bir nur kılmış, Güneş'i de (aydınlatıcı ve yakıcı) bir kandil yapmıştır." (Nuh Suresi, 16) ayetinde de, Güneş'in bir ışık kaynağı olduğu, 'nur' kelimesiyle ifade edilen ayın ise ışığı yansıttığı belirtilmiştir.
Hz. Mehdi (as) Peygamberimiz (sav) Gibi Beyaz Parlak ve Temiz Kıyafetler Giyecektir
Aban bin Tağlib der ki: imam Cafer-ı Sadık a.s.nin şöyle buyurduğunu duydum, ben Kaimi (Hz. Mehdi (as)) görür gibiyim, Necef'in arkasında Resulullah'ın beyaz zırhını giyecek ve zırhı giydikten sonra bedeni tıpkı Resullah'ın bedeni gibi genişleyecek. Cennet ipeklerinden bir elbise zırhı örtecek... (İmam Mehdi, Ali İrfan, Velayet Yayıncılık, s. 94)
Hz. Ali (ra)'ın torunlarından olan İmam Cafer-ı Sadık (as)'ın Peygamberimiz (sav)’den aktardığı bir hadiste ahir zamanda zuhur edecek olan Hz. Mehdi (as) ile ilgili olarak onun Peygamberimiz (sav) gibi beyaz, temiz ve parlak elbiseler giyeceği bildirilmiştir. Burada cennet ipeğinden kasıt temiz ve parlak görünüşlü olmasıdır. Cennet ipeğinden ifadesinin kullanılma nedeni Hz. Mehdi (as)'daki nuraniyet ve temizliği vurgulamak içindir. Yoksa cennet ipeği cennete özgü bir kumaştır. Ayrıca bu hadiste de Hz. Mehdi (as)'ın bedeninin aynı Peygamberimiz (sav) gibi geniş ve heybetli olacağına dikkat çekilmiştir.
Hz. Mehdi (as)’ın Arabasının Özellikleri
Mehdi mutedil ahlaklı, iyi yaratılışlıdır... ONUN ATI, KARANLIKLARDA ON DÖRTLÜK AY GİBİ PARLAR. MEHDİ, EN HAYIRLI TOPLULUĞUN ÖNÜNDE GİDER. Onlar Allah'ın dinine sarılmış; onunla Allah'a yaklaşmaya çalışırlar... (Şeyh Muhammed b. İbrahim-ı Numani, Gaybet-ı Numani s. 171)
Hadiste Hz. Mehdi (as) devrinde teknik araçlardan birinin de 'araba' olacağına ve bu arabaların farlarına, iç ışıklandımalarına dikkat çekilmiştir. Hadiste verilen bilgiden, Hz. Mehdi (as)'ın arabasının farlarının da parlayacağı anlaşılmaktadır.
Ayrıca hadiste Hz. Mehdi (as)'ın "atının on dörtlük ay gibi" parlayacağının vurgulanmış olması da, hayret verici bir detaydır. Bu ifade, Hz. Mehdi (as)'ın arabasındaki oval, iri, tamamen ışık kaplı ve aydınlatıcı bir ışık kaynağına işaret etmektedir ki, bu da Hz. Mehdi (as)'ın arabasının farlarını çok detaylı bir şekilde tarif etmektedir.
"O, en hayırlı topluluğun önünde gider" sözleriyle ise Hz. Mehdi (as)'ın arabasının, kendi talebelerinden oluşan bir konvoyun önünde gideceğine işaret edilmektedir.
Ya da "Önünde gider" ifadesi Hz. Mehdi (as)'ın bu arabanın ön tarafında oturacağını göstermektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder